Gazeteci Ali ERTURAN


Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Lafı evirip çevirmeyeceğim. Malum gazetecinin görevi eleştirmek ve hesap sormak olsa da her zaman doğru olan veya yapılan bir şeyi kamuoyuna aktarmayı görev edinmek gerekiyor.

12:51:30 | 2021-09-10

Merhaba Sevgili Okurlar,

Lafı evirip çevirmeyeceğim. Malum gazetecinin görevi eleştirmek ve hesap sormak olsa da her zaman doğru olan veya yapılan bir şeyi kamuoyuna aktarmayı görev edinmek gerekiyor. Bu yazımda sizlere Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesinden bahsedeceğim...

Bu aralar etrafımda çok sık duyduğum konulardan biri sağlık problemleri ile ilgili olmaya başladı. Sağlık ile ilgili her konu insanı derinden yaralar, bundan eminim. Ufacık bir gripte ya da üşütmede yaşadığınız sağlık sorunlarını düşünecek olursanız o anda sanki dünyanız kararıyor. “Eyvah öldüm!” der gibi acı çekiyorsunuz. Bir kere sağlığını kaybettin mi toparlamak kolay olmuyor. Hele de yakınlarınız, hasta olan canımızdan bir parça ise! Tarifi olmuyor gerçekten. Kaybetme korkusu ve sağlığını geri kazanamama korkusu içinde gelgitler başlıyor içinizde. Bu hepimiz için böyle, ben de dâhil.

Sağlıkla ilgili sorun ve sıkıntılar sıkça gündeme gelmişken ben de Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile ilgili gözlemlerimi sizlere aktarmak istiyorum.

*    *     *     *     *

Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi, malum Muğla’nın güzide hastanelerinden biri. Başhekim Doç. Dr. Turhan Togan tam olarak atanma tarihini bilmiyorum ama bir veya bir buçuk yıldır hastanede adil ve hakkaniyetli bir şekilde başarılı bir yönetim sergiliyor. Kendisini kızımın sağlık sorunlarından ötürü hastaneye gelip giderken tanıdım. Başarılı ve vicdanlı bir yönetici. Hastane pandemi hastanesi, Covid-19 illetinden korunmaya yönelik tüm tedbirler alınmış, temizlik en hassas olduğum konudur, tuvaletler tertemizdi. Tebrik ediyorum sayın başhekimi!

Öte yandan tabii ki bu bir ekip işi, tüm ekibi tam anlamıyla tanımasam da başhekimin duyarlılığı bana yetiyor. Bir onun kadar da hassas ve duyarlı olduğuna inandığım başhekim yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Alaşan’ı takdir etmeden de geçmek istemiyorum. Kendisiyle tesadüf eseri tanıştım. Hakkında hastane personellerine karşı disiplinli ve kararlı bir insan olduğu yönünde görüş bildiriyorlar.

*    *     *     *     *

Sağlık çalışanlarımız kutsal bir görev icra ediyorlar. Özellikle son zamanlarda, insanların sağlık problemlerine çözüm getirmek, acil ameliyatları zamanında gerçekleştirmenin yanı sıra kişiden kişiye farklılık gösteren, global ölçekli, halen çözülemeyen bir sorun olan Covid-19’a karşı bir yandan kendilerini korurken, bir yandan da virüsün bulaştığı hastaları tedavi etmeye çalışıyorlar. Hepsinden Allah razı olsun!

Bu kadar takdire şayan bir görev yapılırken ve başarılı bir yönetim sergilenirken bu başarıya gölge düşürmeye çalışanlar da olacaktır. Bu kasıtlı mı yapılır yoksa insanların kişilikleriyle mi ilgili, düşünmek bile istemiyorum. Aslında bana soracak olursanız kişilik meselesi.

*    *     *     *     *

Tarih: 07.09.2021 Salı

Saat: 11:55

Öğle yemeği paydosuna 5 dakika var. Kızımın heyet raporu için Uzm. Dr. A. B. Ç.’ın odasının önünde sıramı bekliyorum. Benden başka bir kadın daha bekliyor. Her ikimiz de heyet raporu evrakı için bekliyoruz. Öğle yemeğine 5 dakika kala hanımefendi Uzm. Dr. A. B. Ç, başka hasta almayacağını söyleyip son kalan iki hastanın işini görmeden odasından ayrıldı. Bir işi yaparken biraz vicdanlı olmak lazım dedik ya başta, öğleden sonra gelmeyeceğini söyleyen hanımefendiye kalsa ertesi günü tekrar gelmek zorundaydık. Neyse ki saatler sonra mağduriyetler giderildi, ertesi gün tekrar 90 – 100 km gelgit yapmak zorunda kalmadık. Yönetim kademesi vatandaşın işini hemen halletti.

Uzm. Dr. A. B. Ç. öğle yemeği saatinizi 5 dakika geçirmiş olsaydınız ben bu yazımda bunları yazmayacaktım. Siz görev saatinizi suiistimal ettiniz ve vatandaşı mağdur bırakıp gittiniz. Devlet size mesai saatinizi istediğiniz gibi kullanmanızla ilgili bir yetki vermedi. Lütfen bunun farkına varalım.

Bunların yanı sıra Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. Süleyman Cüneyt Karakuş ve Doç. Dr. Nilfer Şahin, her iki hocamız da mütevazi ve bir o kadar da hastasını dinleyen, güler yüzlü ve sempatik insanlardı, tebrik ediyorum.

İnsanlar hastaneye hasta oldukları için gidiyorlar. Orada olan insanlar moral olarak bitik, ruhen çökük! Bu insanların bir derdi var, kahve içmeye gelmediler oraya! Bu sebeple tatlı dilli olmak, güler yüz göstermek bu insanların moral motivasyonuna inanın çok iyi gelecektir. Tedavinin %50’si bunları oluşturur. Cüneyt Hoca ile Nilfer Hoca da muhtemelen bu bilinçle hareket ediyorlar.

*    *     *     *     *

Konfüçyüs’ün bir sözü vardır: "Sevdiğiniz işi yaparsanız, bir gün bile çalışmış sayılmazsınız". Durum işte aynen böyle! İşini sevgiyle ve aşk ile yapmak, işi sevmemenin yarattığı bütün negatif durumları ortadan kaldırır. İşini aşkla yapmak, işi iş olarak görmemenizi sağlar. Bu hastanede işini aşkla yapan sağduyulu insanlar var. İnsanların çaresiz hallerinde duyarsız kalmayıp görevi olmadığı halde odasından kalkarak vatandaşa çare olmaya çalışan Hatice Kabak Hanım, sizi ve beraber çalıştığınız mesai arkadaşınız Kadriye Gölcük, her ikinizi de ayrıca tebrik ediyorum.

Bu ismini zikrettiğim isimler dışındaki hastane personeli çalışmıyor veya iyi değil anlamı çıkarılmasın yazımdan, tabii ki çok iyi çalışanlar vardır. Ben sadece gözlemlediğim noktalara vurgu yapmaya çalışıyorum. Şunu diyebilirsiniz, onların görevi tabii ki yapmak zorundalar. Görevleri olduğu için yapmaları gerektiği konusunda size katılıyorum. Devlet o görevlerini icra etsinler diye maaş veriyor. Fakat bizim ülkemizde insanlar işini Allah rızası için ve hakkaniyetle yapmadıkları için işini yapanı görünce ister istemez gözlerimiz doluyor, mutlu oluyoruz. O kişileri çok seviyor ve övgüyle bahsediyoruz.

Oturduğu koltukta hastalara bağırıp sesini yükselten de var bu hastanede. “Git nereye şikâyet edeceksen et!” diye meydan okuyor sağlık kurulundaki gözlüklü hanımefendi. Yanlış öğrenmediysem adı G. S. Sayın G. S, o hastaneye gelen insanlara bağırmaya ve sesinizi yükseltmeye hakkınız yok! Devlet size insanlara bağırın, rencide edin diye o koltuğa oturtmadı. Hasta hakları denilen bir şey var. Tüm bunların hepsini ihlal ediyorsunuz bu davranışınızla. Sayın hastane yöneticileri, insana insan gibi davranan birinin o koltukta oturması daha muteberdir diye düşünüyorum.

Bunca övgü ve eleştirinin içinde başhekim sekreteri Esin Arpat, onu da unutmamak lazım. Bence önemli bir nokta. İletişimi çok iyi ve çok yoğun bir şekilde verilen görevleri yerine getirmeye çalışıyor.

Bunca sağlık çalışanı ve doktordan konu açılmışken Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışmıyor ama o da bir doktor ve başarılı bir sağlık çalışanı olan Ortaca Özel Yücelen Hastanesinde görev yapan Aslanbey Özel, hastaya olan yaklaşımı ve görev anlayışından ötürü hem teşekkür ediyorum hem de tebrik ediyorum.

Asil olunmaz doğulur sevgili okurlar. Konu insan sağlığı ve bizlerin yaşama en tutunduğu yerdir hastaneler. Şunu hiçbir zaman unutmamak lazım, iyi insan mutluluk, kötü insan tecrübe; yanlış insan ders, mükemmel insan iz bırakır.

10.09.2021

 

Sevgilerimle,

Ali ERTURAN

info@starhaber.tv

 




ETİKET :  Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi köşe yazısı ali erturan gazeteci ali erturan

Tümü