“Hiçbir şeyden çekmedi dünyada,
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile,
O kadar müteessir değildi” demişti ya şair Orhan Veli.
Biraz değiştirmek geldi içimden mısraları, derdime derman olurlar diye.
“Hiçbir şeyden çekmedi doğa,
Cahil insandan çektiği kadar;
Hatta doğal afetler olduğunda bile,
O kadar müteessir değildi”
Doğası, ormanı, dereleri ile bambaşkadır Çaykara. Doğduğum yer olduğundan değil bu güzellik. Allah’ın insanlara cömertçe bahşettiği doğal ortamlardan biri olduğu için. Bu güzellikler son zamanlarda dünyaca fark edilmişti. Dünyanın dört bir tarafından akın akın turistler gelmeye başlamıştı Çaykara’ya, Uzun Göl’e… Doğa harikası yerleri görmeye.
Peki, dünyadaki normal bürokratlar bu durumda ne yapardı;
* Buraları tanıtmak ve bu güzellikleri korumak için orta ve uzun vadeli planlar hazırlar.
* Belediyelerle, ilgili bakanlıklarla koordinasyon merkezi oluşturarak iletişim kanalları açar.
* Doğal ortama uygun yaşam alanları oluşturur.
* Bu bölgeye zarar vermeden en çok turisti getirmenin yollarını arar.
Peki, bizim bürokratlar ne yapar?
“Taş Ocağı”
Evet, yanlış duymadınız! Bizim bürokrat o doğa harikası yere ancak taş ocağı açar.
Efendim bu taş ocağı doğanın beynine saplanan bir oktur, bir katliamdır, görüntü kirliliğidir, ihanettir demeyeceğim. Bunu zaten o taş ocağına izin veren bürokratta biliyor.
Ben ona sadece “cahil insan” diyeceğim.
Ben ona “sen devlete hizmet edemezsin” diyeceğim.
Ben ona “istifanı ver” diyeceğim.
Ben ona “Dünya’da o doğa harikası yere, hiç yapılmaması gereken tek şeyin taş ocağı olduğunu ve bunu bilemeyecek kadar cahil misin?“ diyeceğim.
Birkaç gün önce Çaykaralı Muhtarlar bir araya gelerek bu durumu protesto ettiler.
Çaykara Muhtarlar Derneği Başkanı Abdullah Kulaç, “Çaykara’da bulunan 32 Mahalle muhtarı olarak doğanın katledilmesine karşıyız. Bugün dik duruşumuzu ve sesimizi duyurmak için buradayız. Taş ocağının yaptığı tahribat tüm Çaykara’da yaşayanları etkilemektedir. Bu halkın haklı serzenişini ve isyanını duyun. Yeter artık! Bu haklı isyana duyarlı olun. Buradan tüm yetkililere sesleniyoruz. Bu zulmü durdurun artık. Eğer buradaki taş ocağı faaliyetini durdurmazsanız Çaykara Muhtarları ve halkı olarak, yasaların bize verdiği tüm haklarımızı kullanacağız. Bu zulmü bu halka reva görenler, vatandaşın uykusunu kaçıranlar, unutmayın ki vatandaş uyumuyorsa sizde yatağınızda rahat uyuyamayacaksınız. Bizler burada Muhtarlar Derneği adına 32 mahalleyi temsilen buradayız. Ayrıca Çaykara’da doğaya zarar veren her türlü oluşuma da karşıyız” dedi.
Ne kadar trajik bir durum!
İşsizlik oranının zirvede olduğu bir yerde istihdam imkânı sağlayan bir yatırım yapılıyor. Bundan en çok faydalanacak olan oranın halkı bunu protesto ediyor. Kendi geçim derdini, kendisine sağlanacak maddi imkânları elinin tersi ile itiyor. Bana para, pul lazım değil, bu doğayı bozmayın, yok etmeyin diyor. İsyan ediyor! Yani devletin, bürokratların yapması gerekeni halk yapıyor. Devlete, bürokrata rağmen doğayı savunuyor. Vatanını koruyor.
Bu “taş ocağı” olayı en derin bağlantılarına kadar araştırılmalıdır.
Bunda liyakat, beceri, deneyim, tecrübe sorunundan daha büyük sorunlar olduğunu düşünüyorum. Bu konu üniversitelerde tez konusu olacak kadar önemlidir. Araştırılmalıdır. Kamu yönetimi ders kitaplarında yer almalıdır…
Yeter artık!
Bu haklı isyana duyarlı olun.
Buradan tüm yetkililere sesleniyoruz.
Bu yanlışa dur deyin!