Federal Dedektifler Vatandaşı Uyarıyor!

Çocuk cinayetleri ve çocukların kaybolmasına yönelik anne ve babaları uyaran Federal Dedektiflik Bürosu Dedektifleri, toplumun bu konudaki hassasiyetini dile getirdi...

Yükselen Bir Tehlike: Çocuk Cinayetleri

Federal Büro Dedektifleri, özellikle son dönemdeki çocuk cinayetlerinin ve kayıpların artışını vurgulayarak, anne babaları çocukları tanımadıkları kişilere emanet etmeme konusunda uyarıyor. Federal Dedektiflik Bürosunun anne ve babalara dönük uyarısının ardından, paha biçilemez değerimiz olan çocuklarımızın güvenliğine dair endişeler bir kez daha alevlendi...

Kayıp ve Cinayetlerin Korkunç İstatistikleri
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde, 8 yaşındaki Narin Güran'ın trajik ölümüyle yine yürekleri dağlayan bir haber Türkiye genelini etkiledi. TÜİK'in 2016 yılından bu yana kaydettiği veri akışı, kayıp çocuk vakalarının tam olarak boyutunu kavramayı zorlaştırıyor. 2008-2016 arası dönemde kaybolan 104 bin 531 çocukla ilgili net bilgilerin olmaması, etkili politika üretilmesinin önündeki en büyük engellerden biri haline geliyor. Çocuk hakları uzmanları, kayıp çocukların durumuna ışık tutabilecek istatistiklerin düzenli bir şekilde tutulması ve analiz edilmesinin gerekliliğini vurguluyor.

Acı Tablo: Kaybedilen Çocuklar
Narin gibi kaybolan ve trajik şekilde yaşamını yitiren çocuk vakaları ne yazık ki istisna değil. Kayseri'de kaybolan ve 556 gün sonra cansız bedenleri bulunan üç çocuk, 18 gün sonra bulunan Leyla ve daha birçok benzer vaka, toplumu sarsmaya devam ediyor. FİSA Çocuk Hakları Merkezi'nin raporlarına göre, son iki buçuk yıl içinde en az 64 çocuk şiddet temelli cinayetler ve şüpheli ölümler sonucu hayatını kaybetti. 2022'de 37, 2023'te 15 ve 2024'ün ilk yarısında 17 şüpheli çocuk ölümü gerçekleştiği belirtiliyor. Bu verilerin tamamının açık kaynaklardan toplandığı, Türkiye'de düzenli olarak yayınlanan bir başka istatistiğin olmadığı bildiriliyor.

Tehlikenin Farkında mıyız?
Prof. Dr. Halis Dokgöz, kayıp çocuklar meselesinin kamuoyunun gündemine genellikle sadece sansasyonel vakalarla geldiğini belirtiyor. Dokgöz, Türkiye'deki kayıp çocuklarla ilgili veri eksikliğinin çocukları korumak adına alınacak önlemler konusunda ciddi bir engel teşkil ettiğini ifade ediyor. Kapsamlı bir çözüm üretebilmek adına, çocukların sosyo demografik ve sosyo kültürel özelliklerine dair ayrıntılı istatistiklerin gerekliliğinin altını çiziyor.

Kültürel Kodlar ve Çocuk Hakları
Son olarak kültürel kodların bu vakalarda çok etkili olduğunu vurgulayan Dokgöz, toplumsal bazı anlayışların çocuk ölümlerini önemsizleştirebildiğini söyleyerek, bu tür vakalarda genellikle çocuğun tanıdığı ve güvendiği kişilerin sorumlu olduğunu belirtiyor ve tüm bu bilgiler ışığında çocukları koruyacak somut adımların atılması gerektiğini vurguluyor.

Çocuk güvenliği konusunda alınması gereken önlemler ve kayıp çocuk vakalarına yönelik daha etkin politikaların geliştirilmesi ihtiyacı, yetkilileri ve toplumu harekete geçmeye çağırıyor.